4 Kasım 2012 Pazar

Hüzünlenmek istiyorum

Hüzünlenmek istiyorum. Uzun zaman sonra bloguma adım attım ve yazmayı ne kadar özlemişim bir bakayım dedim. Kısaca uzak kaldığım süreden bahsederek yazıma ilerlemek istiyorum.

Geçen 3 haftayı hep seyahat ederek geçirdim.

İlk olarak 20.10.2012 Tarihinde bir Aydın yolculuğum oldu. Arkadaşımızın düğünü için Aydın-Söke ziyaretinden sonra, İzmir'e uğramamak sanırım ayıp olurdu. Haftasonumuzu izmirin güzel sokaklarında geçirdikten sonra güzel istanbulumuza dönüş yaptık. Diğer hafta ise Kurban bayramı sayesinde aileme kavuştuğum gün oldu. Bayramı ailemle birlikte çocukluğumun geçtiği Eskipazar soskaklarında geçirdim. Böylelikle 2 haftayı geride bırakarak 3. ve son haftama geldim.


1 gün izin de alarak 3 günlüğüne mini bir Mersin gezintim oldu:)) Yine o geziyi de noktalayarak istanbul'da minik odamda yanlızlığımla başbaşayım...

Evet buraya kadar hep neşeli ve güzel günlerimden ki hatta haftalarımdan bahsettim. Aslında içim kıpır kıpır ve çok mutluyken yüreğimin bir köşesinde de hüzünlenmek var. İçimde bir ağıltı bir sızıntı var...Özlem, hayırlızlık, vicdan sızıntıları var...

Bazen insan unuttuğu şeyleri küçük hatıralar, küçük resimlerde gördüğü anarda hatırlıyor! işte o an içindeki volkanlar yükselerek patlıyor... Buda içinde en büyük acıları oluşturuyor...

İnsan birbirini seviyor sayıyor...Bazen kıymet biliniyor bazen bilinmiyor. Bazen o güzel anların tadı o anda değilde karşındaki insanı kaybettiğin anlarda anlaşılıyor!!! Evet işte aslında içimi burkan, içimi sızlatan, içime o acı sancıyı veren konu bu...Yaşarken kıymetini bilemeyip de kaybettiğimizde içimizde hep barındırdığımız o acı!!!

Kaybettiğim seni hep içimde taşıyarak ve hergün aydı ayrı özleyerek yasıyorum. Seni görmek dokunmak yine seninle gülmek istiyorum ama ulaşamıyorum sana.Yoksun... Bırakıp gitsende yokluğun her zaman yüreğimin en derinliklerinde...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder